12 Mayıs 2014 Pazartesi

Sevimli Sincaplar

Sincap yaşadığı yerler:Avrupa ve Kuzey Asya’nın ormanlık bölgelerinde. Afrika ve Amerika’da yaşayan farklıtürleri de vardır. Özellikleri: Ağaçlarda daldan dalasıçrayan çevik ve hareketli bir hayvan. Geriye doğru kıvrılan, uzun tüylü ve kabarık kuyrukları tipiktir. Ömrü: 10 yıl kadar. 

Çeşitleri: Birçok türü vardır:
kızıl sincap, doğu gri sincabı,  ,kırmızıKuzey Amerika sincabı meşhurlarıdır.

Kemiriciler (Rodentia) takımının Sincapgiller âilesinden bir memeli türü. Avrupa ve Kuzey Asya’nın ormanlarında yaşar. Yurdumuzda da vardır. Boyu 21 cm, kuyruğu 18 cm kadardır. Ağaçlarda üstü kapalı, girişi yandan olan yuvalar yapar. Meyve, filiz, fındık, bâdem, palamut, çamfıstığı ile beslenir. Yazın kuş yuvalarını yağmalar. Ağaçlarda ve kaya altlarındaki kovukları, kışlık yiyecekleri için kiler olarak kullanır. Fındık, fıstık ve ceviz gibi meyvelerin kabuklarını kırarak özlerini kış için depolar. Gündüzün serin saatlerinde aktiftir. Kötü havalarda yuvasından çıkmaz. Açlığadayanıklıdır. Kışın çok soğuk havalarda uykuya yatar, fakat bu gerçek bir kış uykusudeğildir. Afrika ve Amerika’da da yaşayan birçok sincap türü vardır. Çoğunun sırt tüyleri kızıl, karın altları beyazdır. Kuyruklarını ağaçlarda atlarken denge organı,güneşte gölgelik, yağmurlu havalarda şemsiye, uyurken de battaniye gibi kullanır. Yer sincaplarının kuyrukları, ağaç sincaplarınınkinden daha kısa olup, genelliklevücutlarında uzun çizgiler bulunur. Avurtları keselidir.

Sibirya ve Doğu Avrupa ormanlarında yaşayan uçar sincap (Sciuropterus russicus) gerçek mânâda kanatlara sâhip değildir. Ön ve arka bacakları arasında ince ve gevşek kürklü, zarlı derileri vardır. Bunu gererek daldan dala planör uçuşu yapar. Boyları 16, kuyrukları 10 cm kadardır. Havada 80 metrelik bir mesâfeyi süzülerek alabilirler.

Sincaplar gâyet zeki, temiz ve son derece hareketli hayvanlardır. Yiyecek yerken arka ayakları üzerine oturarak, besini ön ayakları arasına alır ve kuyruklarını geriye kıvırırlar. Bâzı türleri uzun mesâfeli göçlere girişirler. Çoğunlukla 3-5 yavru doğurur ve 10 yıl kadar yaşarlar. Esârette 15 yıl yaşayanlara rastlanmıştır. Kürkleri değerli olduğundan bol miktarda avlanırlar. Doğal düşmanları  sırtlan kartal ve  baykuştur.

Özellikleri

Vücudunun üst kısmı açık  sarıdan kırmızımsı  kahverengine ve  siyaha kadar değişir. Alt tarafı tamamen beyazdır. Omurgalı hayvanların içine girer. Kışın,  kıl uçlarında  siyah pigment miktarı artar. Bu nedenle  kırmızı renkte olanlar, kışın daha koyu görünür. Kuyruktaki tüyler uzundur ve kuyruklarını kıvırıp sırtlarına değdirebilirler.  Gözleri iri ve parlaktır.  Kulakların ucunda (kışın daha fazla) tüy demeti bulunur. Arka ayakları daha uzun ve daha güçlüdür. Boyları 18-25  cm, kuyrukları 14-20 cm arasındadır ve 280-480  gram ağırlığındadır....

Yaşam alanı

Ormanlık ve  ağaçlık bölgeler, parklar ve korularda yaşarlar. Alarm vermek için çok-çuk-çuk ve kru-kru-ru diye sesler çıkarırlar.  Kış uykusuna yatmazlar ancak soğuk havalarda birkaç gün süren uyuşukluk dönemleri olur.  Çiftleşmedönemi dışında yalnız yaşarlar. Çok iyi tırmanır ve sıçrarlar, hemen hemen bütün zamanlarını ağaçların üzerinde geçirirler. Ağaç gövdesinde baş aşağı ve baş yukarı hızla inip çıkabilirler. Gündüzleri işlektirler, sabah ve ikindi vakti daha hareketlidir.

    

Koala

Koala Familyası: Kuskusgiller (Phalangeridae). Yaşadığı yerler: Avustralya’nın okaliptüs ağaçlı ormanlarında. Özellikleri: Görünüşü oyuncak ayıya benzer. Tıknaz vücutlu, uzun ve tüylü kulakları, siyah burnu ve gözleri vardır. Kırçıl renkli ve kuyruksuzdur. Okaliptüs ağaçlarının yapraklarıyla beslenir. Yavrusunu karnındaki kesesinde veya sırtında taşır. Ömrü: 20 yıl kadar. Çeşitleri: Avustralya’da bilinen tek türdür.

Avustralya’da yaşayan, oyuncak ayıya benzeyen yavaş hareketli küçük bir memeli. Keseli ayı olarak da bilinir. Ayıya benzemesine rağmen ayıyla bir akrabalığı yoktur. Kuyruğunun olmaması, geniş tüylü kulakları, vücuduna göre iri siyah burnu ve gözleri önemli özelliklerindendir. Sevimli bir görünüşü vardır. Boyu 50 cm ve ağırlığı 9 kg kadardır.

Avustralya’da Sydney’in 80 km içerilerinde mavi dağların yamaçlarındaki sert yapraklı okaliptüs ağaçlarının bulunduğu ormanlarda yaşar. Ön ayaklarının iki parmağı, diğer üçünün karşısında bulunduğundan ağaç dallarını rahatça kavrar. Okaliptüs ağaçlarının körpe filiz ve yapraklarını yemek için genellikle gece çıkarak yüksek dallara tırmanır. Barsağında bulunan bazı sindirim bakterileri sert yaprakları hazmetmesine yardım ederler. Kürkü su geçirmediği için çok avlanan bu hayvanın nesli tükenmeye başlamıştı. Avustralya hükümeti bunun üzerine 1936 yılında koala avını yasaklayan bir kanun çıkardı. Doğup büyüdüğü ormanların dışında yaşamayan koalalar, üç yüzü aşkın okaliptüs türlerinin içinde hangisinin yapraklarının zehirli olduğunu kolaylıkla ayırabilmektedirler.

Koalalar ekim-ocak ayında çiftleşir. 35 günlük gebelikten sonra 0,3 gr ağırlığında, 2 cm boyunda bir tek yavru doğurur. Yavru aşağı yukarı 4 ay kadar annesinin karnındaki kesede kalarak süt emer. Çok geç büyür. Altı ay sonunda kürklenmeye ve dışarı ile ilgilenmeye başlar.

Daha sonra annesinin sırtına tırmanır. Annesinin sırtında gezen yavru, aradan bir yıl geçmesine rağmen kendine bakacak hale gelmez. Kese içindeki memelerden emmek için zaman zaman aşağı sarkar. Okaliptüs ağacının sert yapraklarına alışmak için,annesi tarafından yarı sindirilmiş yaprak dışkılarını yer. Devamlı anne sırtında taşınan yavru ancak dört sene sonra erginleşir.

Koala 20 yıl kadar yaşar. Hiç su içmediği fikri yanlıştır. İyi yüzer ve çukurlarda birikmiş yağmur sularını içer. Okaliptüs ve mavi sıtma ağacının yapraklarıyla karnını doyuran koalalar bir korudan diğerine geçince uyum sağlayamadıklarından ölürler. Avustralya’nın Queensland ve Victoria eyaletinde az miktarda yaşamaktadır.

5 Mayıs 2014 Pazartesi

Yavru Vaşak

Fiziksel özellikleri

Kediye benzemekle birlikte normal kedi ağırlığından 5 kat daha ağırdırlar. En irileri 30 kg civarında olan bayağı vaşaktır. Kulakları normal kediye kıyasla daha uzun ve uçları tüylüdür. Kış bastırdığında ise sadece kulaklarının üzerindeki tüyler değil tüm vücudu kalın bir tüy tabakası ile kaplanır. Adeta kışın gelmesi ile mantolarını giyerler. Patilerinin genişliği karda yürümelerini kolaylaştırır.Afrikalı vaşaklar, vücuduna oranla afrikanın en hızlı ve en tehlikeli hayvanıdır.Örneğin bir antilobun boynuna atılıp onu yere çekme yeteneğine sahiptir. Gövdelerine göre küçük kalan başları ve kısa kuyrukları ile ilk bakışta ürkütücü gözükseler de görünüşleri kesinlikle etkileyicidir. Renkleri kum renginden koyu kahveye kadar değişir.Evcilleştirlebilirler.

Yaşam şekli

Vaşak türleri arasında görünüş farklılıkları mevcuttur. Engebeli arazilerde ve genellikle çam ormanlarında yaşarlar ama açık ormanlık araziler ya da diğer coğrafi mekanlarda da rahatlıkla yaşamlarını sürdürebilirler. Hatta denizden 3000 metre yükseklikte yaşayan vaşaklar bulunmaktadır. Sadece iyi bir dağcı değil aynı zamanda iyi birer yüzücüdürler.Çok hızlı ve çevik bir hayvan olduğundan kar tanşanı, kemiriciler, ördek, yer kuşları, balık gibi hayvanları kendilerine kolaylıkla av yaparlar. Her vahşi kedide olduğu gibi avını mükemmel gözler ve yaklaştığını hissettirmez. Vaşaklar ara sıra avlanırken birlikte hareket ederler. Özellikle tavşan gruplarını avlarken birlikte hareket ettikleri görülür. Avlanma zamanı olarak geceden ziyade gündüzü tercih ederler.

Üreme

Çiftleşme döneminde egemenlik alanının dışına çıkarlar. Genellikle de Ocak sonu ya da Mart başı arasında çiftleşirler. Dişi vaşakların hamileliği yaklaşık 70 gün sürer ve 2 ila 3 yavru doğurur. Yavrular annelerinin bir dahaki çiftleşme dönemine kadar ayrılmazlar. Dişi vaşaklar 21 aylıkken erkek vaşaklar ise 33 aylıkken erginleşirler.

Korunma durumu

Doğal hayatın bir parçası olan vaşaklar insanoğlunun tehdidi altındadır. 600 kadar vaşağın yaşadığı Norveç'te sadece 2 ay içinde 117 vaşak avcılar tarafından öldürülmüştür. World Conservation Union (~Dünya Koruma Birliği) açıkladığı nesli tehlike altındaki 120 memeli türü arasında vaşaklara da yer verilmiştir. Vaşakların avlanması hala yaşadıkları ülkede yasaklanamamıştır.




7 Nisan 2014 Pazartesi

Caretta Carettalar


. Sini kaplumpağası (Caretta Caretta)denizlerde yaşar.Yumurtlamak haricinde karaya hiç çıkmaz.Yaklaşık 106 milyon yıldır yeryüzünde oldukları düşünülmektedir.Nesli tükenme tehlikesi olduğu için koruma altındadır.

16 Mart 2014 Pazar

Muhabbet Kuşu

Muhabbet kuşları,objeleri,tıpkı insanlar gibi renkli algılarlar.Kafalarının her iki yanındaki gözleri sayesinde çok geniş bir alanı görebilirler.Gözleri birbirinden bağımsız hareket edebilir ve arkalarını yukarıda olup bitenleri görebilir.Saniyede 150 resmi algılar.Buna karşılık insanların 16 resmi algılayabildiklerini dikkat çekmek isteriz.Bu kuşların hızlı uçmaları nedeniyle görmeleri hayati önem taşır.

İyi duymak kuşlar için haayati öneme sahiptir.Çağırma ve ötüş kuşların iletişim kurmada en önemli aracıdır.Örneğin 400-20000 arasındaki ses frekanslarını algılayabilirler.Tıpkı teyp gibi,belirli sesleri hafızaya alırlar.Onları tekrar kullanabilirler.Bizim dilimizdeki kelimeleri kullanabildikleri gibi doğadaki kendi aralarındaki iletişimde de bu duyu özellikleri önem taşır.

Muhabbet kuşları iyi bir dokunma duyusuna sahiptirler.Kuluçkadaki dişi kuş yumurtadaki yavru kuşun hareketlerini karnı ile hissedebilmektedir.Şüphesiz muhabbet kuşunun en iyi dokunma duyusu titreşim duyusudur.

Kanaryalar



KANARYALARIN KISA TARİHÇESİ

15. yy'dan daha geç bir döneme rastlayan yıllarda; Kanaryaların anavatanı Atlas Okyanusunda bulunan Canary ismi ile anılan adalar topluluğu olarak bilinse de ilk keşfedildikleri yer yine bu adalara yakın olan Köpek Adası diye anılan bir adadır. Daha sonra Canary adalarına getirilmişlerdir. İspanyol denizcilerin Kanarya Adalarında keşfettikleri sar-yeşil karışık renkteki serçegiller familyasından olan küçük ötücü kuşlar günümüzde de halen evlerde bir neşe kaynağı olarak beslenen Kanaryalardır. Bu adada keşfedilen vahşi kanaryalar günümüzde Serinius Canaria Canaria olarak bilinen kanarya türüdür. Bu adalar 1402 yılında Jean De Bethancourt adlı denizci tarafından ele geçirilmiş ve bu adalardan getirdiği kuşları kral Charles VI armağan etmiştir. Daha sonraları yani yaklaşık 100 yıl sonra İsviçreli doğacı Conzad Gesner kitabında kanaryaların İngiltere'de tanınmış olduğunu ama çok pahalı oldukları için sadece zenginlerin evlerinde olduklarını yazar. 17. yüzyıldan itibaren İngiltere, Almanya, Fransa, Hollanda ve İtalya'da profesyonel anlamda yetiştiriciliğe başlanılmıştır. Harz'da, Bavyera'da, Saksonya'da yetiştirme çiftlikleri açılmıştır.Bu çiftliklerde yeni ırklar 
yetiştirilmiş ve kanarya sevenlerin beğenisine sunulmuştur. Almanya'da 1600 tarihinde Nünberg'ten ötücü kuşlar ihraç edilmiştir. Bu ihracatla 1700 yıllarına doğru da kanaryaların ötüşüne önem verilmeye başlanmıştır. Kafeslerde beslediğimiz kanaryalar yabani kanaryalara benzemezler. Yabaniler daha küçük ve ince yapılıdırlar. Kafes kanaryaları besinler ve yetiştiriciler sayesinde irileşmiş ve sarı, beyaz renkler almışlardır. 17.yy'da İtalyan cins üreticileri tarafından değişik cinslerde üretimi başarılan kanaryalar, İtalya'dan İsviçre, Almanya ve Hollanda başta olmak üzere Avrupa'nın çeşitli bölgelerine ihraç edilerek yayılmış ve tanınmıştır.
Ülkemizde ötücü kuşlar arasında en popüler yeri tutan Kanaryaların bakımı ve beslenmesi diğer kuşlara oranla çok daha kapsamlı ve özeldir. Üreticilerin kendilerine özgü yemleme ve bakım yöntemleri çok çeşitlilik taşır.Diğer bölümlerde de görebileceğiniz gibi kanaryaların bakımı ve beslenmesi ilgili geniş bilgilere ulaşabileceksiniz. 


Kanarya alırken dikkat edilen en büyük unsur; dişi kuşun parmaklarında problem olmaması, derinin pembe renkli olması, erkekte ötücü olmasıdır. Dişilerde göz ve gagalarının etrafı mat ve soluktur; bu özellik erkeklerden ayırt edilmesini kolaylaştırır. Karakter ve huy bakımından birbirlerinden ayırt edilmesi zor olan kanaryaların erkekleri dişilere göre çok daha iyi öter, bu özellikte dişi ile erkeğini ayırt edebilmek için dikkat edilebilecek bir unsurdur. Ayak tırnaklarda kabuklaşma, deride morluk ve hareketsizlik Kanarya kuşlarında istenmeyen özelliklerdir.Kafeslerin geniş tutulması, gelişip-güçlenmelerini sağlar. Ömürleri iyi bakıldıklarında ve beslendiklerinde yaklaşık 10-14 yıl arasında değişebilir. Kanaryalar çift olarak yaşamayı tercih eder. Çoğalmalarını istemiyorsanız iki aynı cinsi aynı kafeste özellikle iki erkek kanaryayı besleyebilirsiniz. Kanaryalar yapı itibarı ile uyumludurlar. Bu özelliklerinden dolayı aynı kafes de birkaç kanaryayı bir arada da beslemenizde sakınca yoktur.
 

KANARYA ALIRKEN NELERE DİKKAT ETMELİSİNİZ?

 

 

Kanaryayı sonbahar ve kış ayları olan Kasım,Aralık,Ocak,Şubat aylarında

 almak daha isabetli olacaktır çünkü bu aylarda kuş tüy dökümünden

 çıkmış ,normal ötüşüne başlamış,sağlığına kavuşmuştur.Diğer aylar tüy

 dökümü ve kuşların kızgın olduğu çiftleşme mevsimidir .Bu dönemlerde

 kuş hakkında yanlış izlenimler edinebilirsiniz.Doğum tarihi ve aile soy

 kütüğünün öğrenmeniz iyi olacaktır

 

Kanarya alırken evimizde kanarya beslemeye karar verdiğimiz zaman ilk

 sorunumuz sağlıklı ve istediğimiz cinste kanaryayı nasıl alacağız konusu

 olacaktır. Herhangi bir kuş alır gibi sokaktan veya bilinmeyen bir yerden

 rastgele bir kanarya almak çok yanlıştır. Kanaryanızı; bilgili,itimat edilir

 garantili satış yerinden temini için, Petworld'un size en yakın olan

 mağazalarından birine gelerek, deneyimli satış ekibimize danışarak

 satın almanız en doğru harekettir. 

 

Kanarya Alırken Dikkat Edilecekler;

Alacağımız kuşta aşağıdaki temel özellikler bulunmalıdır.

• Sağlıklı olmalı 

• Güzel görünümlü ve renkli 

• Güzel ötüşlü olmalı 

• Üretime elverişli olması 

Dikkatli birisi için sağlıklı kanaryayı ayırt edebilmek zor bir şey 

değildir.Sağlıklı kanarya çevresinde olup bitenlere karşı

  duyarlıdır,kafesinde sürekli hareketlidir,ötücüdür ve yeme

 isteklidir.Kuşu elimize alıp ta karın tüylerini üflediğimiz zaman karın

 derisinin rengi sarımtırak olmalıdır,göğüs,kanat altları,diğer kısımlarının

 derisi aynı renkte olmalıdır.

Kanarya hastaysa kafeste hareketsizdir,kafesin bir köşesinde tüylerini

 kabartarak öylece uyuklar,hareketlerimize karşı duyarsızdır,ötüşe

 isteksizdir,karnının derisi incelendiğinde renginin koyu

 kırmızı,mor,vişne renginde ve şişkin olduğu görülür.Bu hallerdeki

 kanaryayı almaktan kesinlikle kaçınmalıyız.

Kanaryanın yaşını anlamak için ayaklarına bakmamız gerekir.Genç

 kanaryaların ayakları ince yapılıdır,pürüzsüz,kabuksuz ve parlaktır,arka

 parmakları kısadır.

Kanarya yaşlandıkça ayakları kalınlaşır,arka parmakları uzar,kaba bir

 görünüm alır,pullanır ve parlaklığını yitirir. 

Kanaryanızın iyi bir ötücü kuş olmasını ve şarkı söyler gibi şakımasını

 isterseniz ilk önce yapmanız gereken iyi öten cins kanaryayı erken 

yaşta alıp eğitirseniz başarılı olursunuz.     

Kanaryanız Dişi Mi Yoksa Erkek Mi Nasıl Anlarsınız? 

 

Kanaryanın cinsini anlamak için yine karın tüylerini üflememiz

 gerekir.Erkek kanaryanın uzvu daha sivrice ve aşağıya doğru

 sarkıktır.Çiftleşme zamanında daha da sivrilir ve aşağıya sarkar.Dişi

 kanaryanın uzvu ise yuvarlakça ve vücudu istikametinde düz devam

  eder,çiftleşme zamanında şişme görülür. Eğer alacağınız kuş 10

 aylıktan küçük ise cinsini anlamanız oldukça zorlaşacaktır. Anlamanız

 için kuşun hareketlerini takip etmeniz gerekmektedir. Kanarya 

üretiminde ilk yapmanız gereken şey, üretimi ırk, ötüm yoksa renk 

kanaryası üzerine mi yapacaksınız ona karar vermelisiniz. Bu kuşların

 kaliteleri, cinsleri ve renk uyumları açısından önemlidir.

 

 

Eşleştirme Dönemi Öncesi Damızlıklar Ne Zaman Seçilmelidir? 

Damızlıklar,sonbahar ve kışa doğru seçilmelidir. Yer müsait ise, dişiler ve

 erkeklerin her biri ayrı ayrı odalarda bulunmalıdır. Birbirlerini sürekli 

işiten kuşlar zamanından evvel kızgınlığa girebilir. Kanaryalar genellikle

 yuva yapmaya Nisan ayında başlarlar, bölgelere göre değişen bu durum

 ısıtılarak kontrol edilebilir. Üreticilere göre en iyi yem ölmüş şalgam 

tohumu ve nijerdir, kenevir tohumu ile karıştırılarak verilmesi önerilir. 

Kuluçkalardaki yavruların hasar görmemesi için yavruya bırakılacak 

annenin tırnakları muhakkak kesilmelidir.

 

 

Eşleşme Olduğunda Hangi Tür Yiyecekler Vermeliyiz?

 

Eşleşme olduktan sonra veya eşleşmeye hazırlık olarak kafese marul 

türü yeşillik ve top yumurtanın dörtte bölünmüş bir dilimi kabuğuyla 

birlikte normal yeme ilave olarak verilmesi gerekir. Yumurtanın kabuğu 

ile verilmesinin nedeni dişinin kendi yumurtalarının kabuğu için ihtiyacı 

olan kireci almasını sağlamaktır. 

 

Dişiye Yuva Yapmasında Yardımcı Olmak İçin Kafes İçine Neler 

Koymalıyız?

 

Dişiye yuva yapmasında yardımcı olmak için kafese içine keçe ile 

kaplanmış yuvalık ve lif özellikle kendir lifi, keçi kılı vs. takılmalıdır.

 Bunları Mağazalarımızda bulabilirsiniz.    

 

Dişi Eşleştikten Kaç Gün Sonra Yumurtlar?

 

Dişi erkekle çiftleştikten sonra 5-6 gün sonra yumurtlar. Yukarıda

 bahsettiğim üzere erkek de eşleşmeye hazırsa yumurtalar döllenmiştir.

 Ama erkek isteksizse dişi kızgınlık yumurtası dediğimiz içi boş yumurta

 (cılk) yumurtlayabilir.

    

Dişi Kaç Yumurta Yumurtlar Ve Yavru Kaç Gün Sonra Yumurtadan 

Çıkar?

 

Bu yumurtaların sayısı 3 ile 7 arasında değişir. yumurtlamadan sonra

 eğer yumurta döllenmiş ise 13-14 gün sonra da yavru çıkar. 

    

Kanaryanız Ne Zaman Tekrar Çiftleşebilir? 

 

Dişi 10 gün kadar dinlenmelidir, bu zaman içinde onu tekrar çiftleşmek

 için hazırlamak çok önemlidir. Günde 1 kez banyo aldırılmalı ve özenle

 beslenmelidir, dişi bir yandan yavrularını beslerken bir yandan da

 yuvasını yapıp bitirecektir. Dişi tünekten tüneğe uçup kanatlarını 

kaldırarak hafif bir ses çıkarır ve erkeğini davet eder. İkinci kuluçka 

zamanında erkek kuş ilk yumurtadan 48 saat evvel çiftleşmesi yeterlidir.

 Yuvaya nikotin kokan ellerle dokunulmaması son derece önemlidir.

     

Dişi Yavruları Beslemezse Nasıl Beslemeliyiz?

 

Dişi normalde yavruları besler, eğer beslemezse top yumurta sarısından

 yapılan mama kibrit çöpü gibi bir çöp yardımıyla yavruya verilmelidir

ancak yavruyu beslemediğini düşünerek kanaryanın doğal yaşamına

 karışmak da gereksizdir.

   

Yavrular Kaç Gün Sonra Kendi Yer Ve Hangi Yiyecekleri Vermeliyiz?

 

Yavrular yumurtadan çıkınca 1-2 gün gözleri açılmaz, annesi 8-10 gün

 yuvadan hiç ayrılmaz. 30 gün kadar sonra anne, yavrularını kendi 

hallerine bırakır.Yavrular 35 gün sonra da kendi yemeye başlarlar.

 Yavrular çıkmaya başladıktan sonrada kafese marul, elma, ekmek ve 

1/4 yumurta ( yine kabuklu olarak) normal yiyeceklere ilave olarak

 verilmelidir. Bu dönemde çabuk bozulan yumurtanın sarısı yerine 

yüksek kaliteli hazır mamaların kullanımı çok daha besleyici ve zararsız

 olacaktır. Kanarya yavruları yaklaşık 20 günlükken uçarlar, 30 günlük

 olan yavru mama kırmaya başlar, Mama yanında kendir, bisküvi ve

 yulaf verilmelidir. Yeşillik en az miktarda verilmeli, verirken yıkayıp 

kuruttuktan sonra vermek gerekir. Aydınlık çok faydalıdır ve genç 

yavruların sabah erken saatte yedirilmesi çok daha iyidir.

   

Yavrulara bilezik takılması ve cinsiyet ayrımı ne zaman olur?

 

Kanaryaların bilezikleri üstünde şu bilgiler vardır; -bileziğin hangi 

dernek tarafından verildiği, -yetiştiriciyi simgeleyen sayılar, kanaryanın

 doğum tarihi, -yetiştiricinin kanarya için tespit ettiği numaradır. Bu 

şekilde kanaryanın soyunu takip etmek mümkün olabilir. Bilezikler 

yavrular 7 günlük olduklarında takılır, bu işlem oldukça dikkatli 

yapılmalıdır, kapalı metal bilezikler kullanılır,kullanılmalıdır. Ama açık

 plastik bileziklerde vardır. Cinslerin ayrılma işlemine gelince en ideali

 erkek öter dişi ötmez ama bu ayrım için kanaryanın biraz büyümesi

 gerekir, ayrıca yavrularda erkekte dişide ders yapabilmektedir.buda

 cinsiyet hormonlarının henüz tam salgılanmamasından kaynaklanıyor.

 Bir başka ayırım renk, erkeklerin renkleri dişilerden her zaman bir ton

 daha parlak daha alımlı buda açık renkli kuşlarda bazen yanılgıyla

 sonuçlanabilir.

Birde göz alışkanlığı var; kuşların duruş biçimleri, davranışları, gözlerinin

 biçimine ve kloakasının biçimine bakarak anlaşılabiliyor, ergenliğe 

ulaştıktan sonra, üreme döneminde dişi ile erkek kloakasından ve 

ötüşünden rahatlıkla ayrılabilir.